Bir İngiliz subayı Çanakkale’de şöyle bir tespit yapıyor: “Ölü askerleri vardı, 14, 15, 16 yaşlarında asker çocuklar. Tanrı sizi inandırsın ki gülüyorlardı!…İlk defa o gün, kaybedeceğimizi hissettik!…” Daha sonra Mustafa Kemal Atatürk; “Biz Çanakkale’de bir üniversite gömdük.” Diyecektir.
KIŞIN LASTİK AYAKKABI VE ÇARIKLA MÜHİMMAT TAŞIMAK!…
Yıl 1914 Aralık ayı…Sarıkamış harekatı yapılıyor…Kar, soğuk ve tipi var. Erzurum soğuğu… Cepheye erzak ve silah gidecek.. Kimse yok… Erzurum Lisesi’nde 500 kadar öğrenci var.. Öğrenciler okuldaki yatak çarşaflarını çuval yapar, sırtlarında 15-20 kilogram un, erzak ve mühimmat…Yükleri Hasankale’ye taşırlar, oradaki gençler de Sarıkamış’a ulaştırırlar…Taşıma işi, kar ve tipi altında aylarca devam eder. Kışın ayaklarında gıslavad kara lastik ve çarık… Öğrencilerden birçoğu donarak, bir kısmı da kurt saldırıları sonucu şehit olur!
Yüz dokuz yıl önce!. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin 2.500 öğrencisi Çanakkale Savaşlarında şehit oldu. Hiçbiri geri dönmedi. İstanbul Lisesi’nin 50 öğrencisi Çanakkale-Arıburnu’nda şehit oldular.
Erzurum Lisesi öğrencileri Çanakkale Savaşları’na katılıyor. Lise üç yıl mezun vermemiş ve okul üç yıl boyunca hastane olarak kullanılmış.
Kayseri Lisesi öğrencileri gönüllü olarak Sakarya Savaşı’na katılmış, şehit olmuşlardır. Sivas Lisesi öğrencileri, öğretmenlerine hitaben tahtalara “ Hocam biz Çanakkale’ye gidiyoruz. Hakkınızı helal edin” diye yazdılar. Geri dönmediler!…Sivas Lisesi 1915’te hiç mezun vermedi!..
YÜZ DOKUZ YIL SONRA, BU GÜNLER!….
Yüz dokuz yıl sonra!.. Uludağ Üniversitesi’nin 23-24 yaşlarında iki öğrencisi uyuşturucudan öldü. Ölen öğrencilerden birisinin babası, uyuşturucu için “ Leblebi gibi satıyorlar, önlem yok.” Dedi.
Lise öğrencisi 16 yaşındaki Ş.Y. hastanenin acil servisi tuvaletinde doğurduğu bebeğini çöpe attı.
“Lise öğrencisi, 13 yaşındaki ortaokul öğrencilerini pazarladı… Ortaokul öğrencisi 13 yaşlarındaki 5 kızın para karşılığı, kendisinden büyük erkeklerle fuhuş yaptığı ortaya çıktı… Emniyette ifade veren ortaokul öğrencisi kızlar, fuhuştan elde ettikleri paranın bir kısmıyla uyuşturucu aldıklarını ve erkeklerle 250 liraya cinsel ilişkiye girdiklerini anlattı.” (Haber Ekspres, 01 Ekim 2016)
İTÜ, öğrencileri okullarına Budist, İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi öğrencileri de Jedi Tapınağı yapılması için imza kampanyası başlattı. Tapınakçılar 18 bin, Jedistler ise 6 bin imza topladılar.
Yüz dokuz yıl öncesi ile, yüz dokuz yıl sonrası öğrencileri ve eğitimini kıyaslamaktan ben utanıyorum. Ama, bu gerçekler bilinmeli…Bilinmeli ki, ders alınmalı…Düşünülmeli!…Öyle değil mi?
Bir tarafta vatanı, milleti, bayrağı ve kutsal değerleri için cepheye koşanlar; vatan tehlikede olduğu için sevdiklerinden, dünyanın güzelliklerinden vaz geçenler. Bir tarafta uyuşturucu, alkol, kumar, fuhuş ve sakat felsefi akımların, batıl inanç ve mezheplerin kurbanı olan sahipsiz çocuklarımız, gençlerimiz!…
OKULLAR YILLARCA MEZUN VEREMİYOR!…
Erzurum Lisesi öğrencileri Çanakkale Savaşları’na katılıyor. Lise üç yıl mezun vermemiş ve okul üç yıl boyunca hastane olarak kullanılmış.
Darü’l-Fünun ( Bu günkü İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi) 1915’te 1. Sınıfta öğrenim gören 2.500 öğrenci, okullarını bırakıp Çanakkale Cephesine koşmuşlar, hiçbiri geri dönmemiş, şehit olmuşlardır. Tıp Fakültesi 1921 yılında hiç mezun verememiştir.
İstanbul Lisesi’nin 50 öğrencisi Çanakkale-Arıburnu’nda şehit oluyor. Haberi duyan okuldaki öğrenciler, okulun kapılarını siyaha boyarlar. Çanakkale Zaferinden sonra okulda yapılan yoklamada şehitlerin isimleri okunduğunda “ Şehit…Cennet-i Ala’da “ diye bağırdılar. Hangisini yazalım ki?
“Vefa Lisesi, Çapa Erkek Öğretmen Okulu, Balıkesir Lisesi, Edirne Lisesi, Kastamonu Abdurrahman Paşa Lisesi, Trabzon ve Konya Gazi 1915-1916 yıllarında hiç mezun vermemişler, ertesi birkaç yılda da ancak bir elin parmakları kadar mezun vermişlerdi.”
Kayseri Lisesi’nin son sınıf öğrencilerinin tamamı, gönüllü olarak Sakarya Savaşı’na gitmişlerdir. Ancak geri dönmemişler, 1920-1921 yılında mezuniyet defterine “ Lise son sınıf talebeleri Sakarya Muharebesi için cepheye gidip hepsi cephede şehit düştüğünden bu öğrenim yılında okulumuz mezun verememiştir.” İbaresi yazılmıştır.
Daha sonra, M. Kemal Atatürk, “ Biz Çanakkale’de bir üniversite gömdük” diyecekti.
İngiliz General Aspinall Oglander, adeta övünerek söylerken, kendi fıtratlarını da dile getiriyor. Diyor ki; “…Çanakkale’yi geçemedik ama Türk milletinin genç neslini, eğitimli neslini, çiçeğini yok ettik. Geleceğini yok ettik. Bellerini zor doğrulturlar.”
EĞİTİM İLMİ VE MİLLİ OLMALIDIR
Mustafa Kemal Atatürk Diyor ki: “Yetişecek çocuklarımıza ve gençlerimize görecekleri eğitimin sınırı ne olursa olsun ilk önce ve her şeyden önce Türkiye’nin bağımsızlığına, kendi benliğine, milli geleneklerine düşman olan bütün unsurlarla mücadele etmek gereği öğretilmelidir.”
Eğitim; ferdin, zihni, bedeni, ahlaki ve ruh olarak gelişmesi, olgunlaşması; hakka, doğruya, iyiye, güzele ve mutluluğa ulaştırma gayret ve çabasıdır. Eğitim Sistemi, kendi toplumunun inanç, kültür, tarih, ahlak ve değerler sistemine ters düşemez. Eğer, Türkiye’de uygulanan Eğitim Sistemi, Türk Milleti’nin Değerler Sitemine uygun olmuş olsa idi, yukarıda bu günü anlatan çirkin ve düşündürücü sonuçlar ortaya çıkmazdı!…
Zafer Hakk’ın ve Hakk’a İnananlarındır!…Zafer, sınırsız bir inanç, sarsılmaz bir irade, değiştirilmez karar ve her saniye ölüme hazır olan kahraman Büyük Türk Milletinindir. Çanakkale’yi kazandıran işte bu ruhtur.
Çanakkale kahramanlarının korkusuz yiğit evlatları!… Yokluklar içinde bize 109 yıl önce zaferler kazandıran dedelerimizin ruhları, şad mekanları cennet olsun. Bütün şehitlerimiz için El Fatiha!…
28 Mart 2024
A.Osman Türkmen
Eğitimci-Araştırmacı
Bu yazıyı 2 yıl önce Çanakkale Zaferlerinin 107 Yılında yazmıştım. Önemli gördüğüm için tekrar ediyorum.