Sevgili okuyucularım,
Çok şükür Rabbimize ki; bizleri bir Ramazan ayına daha ulaştırdı. Ne acı ki geçen sene hayatta olup ta ahirete intikal eden bir çok yakınımız ve dostumuz var yanımızda, aramızda olmayan yani ölüm denen bir hakikat var.
Ölüm ile başlayan başka bir alem var. Ahiret hayatı ve bir kabir hayatı var.
İnsanoğlu bu dünyada ihtiyacı olan her şeyi bu alemde karşılarken; diğer alemlerde ihtiyaç duyduğu her şeyi yaşadığı bu dünyadan götürür.
Yani ölüm bir yolculuk ve bu yolculukta lazım olan ne varsa bu dünyada hazırlanır.
Nedir onlar diye sorarsak eğer;
Dünya denen alemde kazandığımız, biriktirdiğimiz güzel ameller, iyilikler, hayır ve hasenaler, ibadetlerdir. vs....
Öbür dünyada lazım ve kurtarıcımız olacak amellerimizin kazanılmasında içinde bulunduğumuz Ramazan ayı ne güzel fırsatlar sunuyor bizlere. Günümüzün moda tabiriyle; kazanımlarımıza " bonuslar" katıyoruz. Allah Teâlâ bire yüz vereceğini vad ediyor bu ayda.
Tuttuğumuz oruçların karşılığını ben vereceğim. Çünkü kulum sadece benim için aç, susuz kalıyor, bir çok zevkinden mahrum kalıyor, onun mükafatı bende buyururken bizlere öbür alemler için güzelliklerin muştusunu haber veriyor. Ne mutlu o müjdelere nail olanlara...
Değerli okurlarım,
Çok şükür Rabbimize ki; bir İslam beldesinde hür bir şekilde yaşıyoruz. Dolayısıyla ibadetlerimizi doya doya yaşamada hiç bir sıkıntımız yok.
Ben müsaadenizle bu Ramazan ayında ilçemizde gördüğüm Ramazan ayı manzaralarından bahsederek, üzüntü duyduğum bir kaç konuyu dile getirmeyi istiyorum.
Bizlere bir kere ne yazık ki; Ramazan ayını hatırlatan hiç bir şey yok cadde, pazarlarda... Bir yılbaşı için yapılan hazırlıklar, ritüeller kadar Ramazan ayına aynı hürmeti göstermiyoruz.
Öncelikle ifade etmek isterim ki; yaşanmayan, hayata geçmeyen, amele dönüşmeyen hiç bir inanç "din" değildir. Din kişinin inancının dışa vurumu, amelleriyle yaşamasıyla ortaya çıkar. Namaz, oruç, zekat, hac vs.bu amellerin en güzel yansımasıdır.
Gelelim günümüzün Müslümanına.
ACI AMA GERÇEKLER
İslam ülkesiyiz elhamdülillah ! Ama görüyoruz ki; İslam'ın yaşanırlık oranı her geçen sene biraz daha düşüyor. Bunu her alanda hissedebiliyoruz. Camilerde, teravih namazlarında hatta cuma namazlarında...
Camiler çoğaldı, cemaatler azaldı. Yaşlılar çoğunlukta, gençler bir kaç tane, çocuklar hemen hemen hiç yok! Oruç tutanların sayısı mı? Eskiden oruç tutmayanlar azınlıkta olurken şimdi; tutanlar azınlığa düşmüş ( ! ) Eskiden oruç tutmayanlar utancından yer, içerken gizlenir, oruç tutanlara görünmek istemezlerdi. Lokantalar, kahvehaneler, eğlence merkezleri Ramazan boyunca kapanırdı bu aya hürmeten...!
Ya günümüzde öyle mi ?!
NE OLDU BİZE BÖYLE
Memleket aynı memleket. İslam aynı İslam ! İnsan aynı insan ! Müslüman aynı Müslüman !..
Ne oldu bize böyle ?
Ne oldu da bu millet bu hale geldi ?
Neyimizi kaybettik? Neden bu derece değiştik? Ne oluyor bize ?
Bu kadar farklı bir noktaya nasıl geldik ? İnanılmaz boyutlarda müthiş bir dejenerasyon !
Anlamak mümkün değil !..
İbadetlerimizde ki gevşeme bir tarafa.
Biz en başta galiba utanma duygusuyla birlikte, saygı duymayı unuttuk !
Eskiden bir gayri Müslimin oruç tutan bir Müslümana duyduğu saygıyı bizler, Müslüman kardeşimizden esirgiyor, oruçlunun yüzüne yüzüne sigara dumanını üflüyoruz !..
Sokak ve caddelerde aleni yeme ve içmeler...
Eğlence merkezleri, vur patlasın, çal oynasın !..
TEBLİĞ VE İRŞAD VAZİFEMİZ
Bu satırları yazarken inanın çok zorlanıyorum. Çok üzüldüğüm için, yaratılış gayemizi, tebliğ vazifemizi yerine getirmek, din kardeşliğin verdiği vebal gereği dile getirme zorunluluğu duyduğum için haykırmak istiyorum.
" Durun kalabalıklar nereye?
Bu cadde çıkmaz sokak !.." Diye ...
Cenab - Allah hepimizi inancını yaşayan, tebliğ vazifesini hakkınca yerine getirebilen, iyiliği emir ve tavsiye, kötülüğü de men eden kullarından eylesin inşaallah !..
Yazımızı Yüce Mevlamız' ın şu uyarıcı çağrısıyla bitirelim.
" Siz sadece bu dünya için mi yaratıldığınızı zannediyorsunuz?
Her nefis ölümü tadacak ve bir gün bize döndürüleceksiniz !..."
Çok şükür Rabbimize ki; bizleri bir Ramazan ayına daha ulaştırdı. Ne acı ki geçen sene hayatta olup ta ahirete intikal eden bir çok yakınımız ve dostumuz var yanımızda, aramızda olmayan yani ölüm denen bir hakikat var.
Ölüm ile başlayan başka bir alem var. Ahiret hayatı ve bir kabir hayatı var.
İnsanoğlu bu dünyada ihtiyacı olan her şeyi bu alemde karşılarken; diğer alemlerde ihtiyaç duyduğu her şeyi yaşadığı bu dünyadan götürür.
Yani ölüm bir yolculuk ve bu yolculukta lazım olan ne varsa bu dünyada hazırlanır.
Nedir onlar diye sorarsak eğer;
Dünya denen alemde kazandığımız, biriktirdiğimiz güzel ameller, iyilikler, hayır ve hasenaler, ibadetlerdir. vs....
Öbür dünyada lazım ve kurtarıcımız olacak amellerimizin kazanılmasında içinde bulunduğumuz Ramazan ayı ne güzel fırsatlar sunuyor bizlere. Günümüzün moda tabiriyle; kazanımlarımıza " bonuslar" katıyoruz. Allah Teâlâ bire yüz vereceğini vad ediyor bu ayda.
Tuttuğumuz oruçların karşılığını ben vereceğim. Çünkü kulum sadece benim için aç, susuz kalıyor, bir çok zevkinden mahrum kalıyor, onun mükafatı bende buyururken bizlere öbür alemler için güzelliklerin muştusunu haber veriyor. Ne mutlu o müjdelere nail olanlara...
Değerli okurlarım,
Çok şükür Rabbimize ki; bir İslam beldesinde hür bir şekilde yaşıyoruz. Dolayısıyla ibadetlerimizi doya doya yaşamada hiç bir sıkıntımız yok.
Ben müsaadenizle bu Ramazan ayında ilçemizde gördüğüm Ramazan ayı manzaralarından bahsederek, üzüntü duyduğum bir kaç konuyu dile getirmeyi istiyorum.
Bizlere bir kere ne yazık ki; Ramazan ayını hatırlatan hiç bir şey yok cadde, pazarlarda... Bir yılbaşı için yapılan hazırlıklar, ritüeller kadar Ramazan ayına aynı hürmeti göstermiyoruz.
Öncelikle ifade etmek isterim ki; yaşanmayan, hayata geçmeyen, amele dönüşmeyen hiç bir inanç "din" değildir. Din kişinin inancının dışa vurumu, amelleriyle yaşamasıyla ortaya çıkar. Namaz, oruç, zekat, hac vs.bu amellerin en güzel yansımasıdır.
Gelelim günümüzün Müslümanına.
ACI AMA GERÇEKLER
İslam ülkesiyiz elhamdülillah ! Ama görüyoruz ki; İslam'ın yaşanırlık oranı her geçen sene biraz daha düşüyor. Bunu her alanda hissedebiliyoruz. Camilerde, teravih namazlarında hatta cuma namazlarında...
Camiler çoğaldı, cemaatler azaldı. Yaşlılar çoğunlukta, gençler bir kaç tane, çocuklar hemen hemen hiç yok! Oruç tutanların sayısı mı? Eskiden oruç tutmayanlar azınlıkta olurken şimdi; tutanlar azınlığa düşmüş ( ! ) Eskiden oruç tutmayanlar utancından yer, içerken gizlenir, oruç tutanlara görünmek istemezlerdi. Lokantalar, kahvehaneler, eğlence merkezleri Ramazan boyunca kapanırdı bu aya hürmeten...!
Ya günümüzde öyle mi ?!
NE OLDU BİZE BÖYLE
Memleket aynı memleket. İslam aynı İslam ! İnsan aynı insan ! Müslüman aynı Müslüman !..
Ne oldu bize böyle ?
Ne oldu da bu millet bu hale geldi ?
Neyimizi kaybettik? Neden bu derece değiştik? Ne oluyor bize ?
Bu kadar farklı bir noktaya nasıl geldik ? İnanılmaz boyutlarda müthiş bir dejenerasyon !
Anlamak mümkün değil !..
İbadetlerimizde ki gevşeme bir tarafa.
Biz en başta galiba utanma duygusuyla birlikte, saygı duymayı unuttuk !
Eskiden bir gayri Müslimin oruç tutan bir Müslümana duyduğu saygıyı bizler, Müslüman kardeşimizden esirgiyor, oruçlunun yüzüne yüzüne sigara dumanını üflüyoruz !..
Sokak ve caddelerde aleni yeme ve içmeler...
Eğlence merkezleri, vur patlasın, çal oynasın !..
TEBLİĞ VE İRŞAD VAZİFEMİZ
Bu satırları yazarken inanın çok zorlanıyorum. Çok üzüldüğüm için, yaratılış gayemizi, tebliğ vazifemizi yerine getirmek, din kardeşliğin verdiği vebal gereği dile getirme zorunluluğu duyduğum için haykırmak istiyorum.
" Durun kalabalıklar nereye?
Bu cadde çıkmaz sokak !.." Diye ...
Cenab - Allah hepimizi inancını yaşayan, tebliğ vazifesini hakkınca yerine getirebilen, iyiliği emir ve tavsiye, kötülüğü de men eden kullarından eylesin inşaallah !..
Yazımızı Yüce Mevlamız' ın şu uyarıcı çağrısıyla bitirelim.
" Siz sadece bu dünya için mi yaratıldığınızı zannediyorsunuz?
Her nefis ölümü tadacak ve bir gün bize döndürüleceksiniz !..."
Allah (CC) yüreğinize kuvvet versin inşallah.Güzel yazınızı tebrik ediyorum muhterem Bülent Bey Kardeşim.