Saygıdeğer okuyucularımız,
Yeniden Milli Mücadele Şehidi Musa Akın ile ilgili bölümümüze devam ediyoruz. Bu vesile ile merhum Musa Akın’ın izini sürmeye çalışırken, kendisi ile irtibatı olan şahsiyetlerle de tanış olma fırsatı yakalıyoruz. Allah razı olsun.
Bu irtibatlı şahıslar memnuniyetlerini dile getirerek şehit Musa Akın ile ilgili hatıratlarını heyecanla bizlerle paylaşıyorlar. Önümüzdeki bölümlerde de değişik şahısların gönderilerini de sizlerle buluşturma gayreti içinde olacağız. Samimiyetle… “Niyet hayır, akibet hayır!” düsturunca hareket edilince Cenab-ı Mevla’m uzakları yakın eyliyor, ülkemizin en uzak köşelerinden aynı niyetle atan kalpleri, gönülleri bir araya getirerek hem hal olabiliyoruz.
Yazı dizimizin ülkemizin dört bir tarafından “Mücadeleci Kadrolarca” takip edilmesini görmek bizleri ziyadesiyle memnun ve teşvik ediyor. Muhataplarımızda gördüğümüz ilgi ve alaka onların ses tonlarına yansıdığını hissediyor, sanki onlarla yıllardır tanışıyormuşuz duygusuna kapılıyoruz. Zaten Mücadelecileri diğer grup ve cemaatlerden ayıran en güzel, en çarpıcı farkındalık budur diye düşünüyorum.
Bu bölümde hareketin kurucu liderlerinden, Vaiz, Öğretmen, Yazar, Şair, İlahiyat Lisans, İktisat Yüksek Lisans sahibi, İrfan Küçükköy ağabeyimizin Şehit Musa Akın ile ilgili yorumlarını paylaşacağız. Konu ile ilgili telefon görüşmemizde bizleri derin bir tevazu ve nezaket içinde karşılayan, bilgilendiren saygıdeğer büyüğümüzden önümüzdeki günlerde yeniden yazı dizimiz içeriği ile ilgili ayrı bir görüşme yapma sözünü aldık. Sayın Küçükköy, Şehit Musa Akın ile ilgili bize şunları aktardı:
“- Geçen günlerde Şehit Musa Akın’ın ölüm yıldönümü (21 Kasım 1978) dolayısıyla sosyal medya hesabından da bir paylaşım yapmış idim. Şehit Musa Akın’ı Konya’da eğitim Enstitüsü öğrencisi iken tanımıştım. Okulunun son yıllarıydı. Birkaç dersi kalmıştı. Musa, baba yiğit, bir delikanlıydı. Sanırım sınavlarını verinceye kadar oluşan boşluğu, ilkokul öğretmeni olarak değerlendirmek istemiş olmalı ki; memleketi Diyarbakır’a dönüyor, orada evleniyor.
1978 yılı özellikle Güneydoğu’da Barzanici, siyasi Kürtçülüğün en yoğun olduğu, her gün birkaç şahsın katledildiği dönemler. Komünist PKK hareketinin cinayetlerine başlangıç yaptığı dönemler. Bir gün Musa Akın kardeşimiz görev yaptığı okulun girişinde çapraz ateşe tutuluyor ve şehit ediliyor.
Bir hafta sonra köyünde adına Mevlid-i Şerif okunacağı haberini aldık. Ben hem Mevlid’e katılmak, hem de Teşkilat adına başsağlığı dilemek üzere Ergani’ye, Ziyaret köyüne gittim.
Ergani’ye ulaşmak için uçakla Elazığ’a geçtik. Elazığ plakalı otomobilleri, o tarihte Barzanici, Siyasi, Kürtçüler, Diyarbakır-Elazığ sınırından ileriye sokmuyorlarmış. Geri çeviriyorlarmış. Şüphelendiklerini öldürüyorlarmış. Bu tarihten çok sonra Süleyman Demirel Güney Doğu dâhil Türkiye’nin her yerine ulaşılıyor, diyecek, Çiller bunu başarmakla övünecektir. (!….)
Ergani ve Diyarbakır yolculuğumuzu, Diyarbakır’dan gelen Diyarbakır plakalı bir otomobil ile yapmamız gerekti. Araba Diyarbakır’dan getirildi. Ergani Ziyaret köyüne ulaştığımızda Mevlid bitmişti. Baş sağlığı diledik. Şehit Musa Akın ve ailesi çok seviliyor olmalılardı ki; başsağlığı için gelenler hala devam ediyordu. Menzil Köyünden gelenler de ağırlıktaydı. Onlarla da sohbet ettik. Ergani’de görüştüğümüz herkes, vatansever, bu ayrılıkçı komünist çetelere karşı devletimizin yanında, Türkiye taraftarı idiler.
Bir gün Malatyalı Mehmet Can arkadaşımız da gelmişti. Malatyalı diye belirtiyorum. Bir de Aydın sorumlusu Şimdi Prof. Mehmet Can arkadaşımız var. Malatyalı Mehmet Can arkadaşımız, bana ısrarla, bir kuruluş oluşturmamızı, öldürülen veya vefat eden arkadaşlarımızın çoluk çocuklarını ve eşlerini, gerekirse ailelerini himaye altına almamızı teklif ediyordu. O dönem maalesef, İstanbul Teşkilat merkezimizde, ihtilaflar ve dağınıklıklar dönemiydi. Ben sorumluluktan uzak kalmıştım. Vaatte bulunup Şehid’in ailesini, eşini sonunda hüsrana uğratmak istemiyordum. Bir türlü teklifine evet diyemiyordum. Mehmet Can arkadaşımız ısrarını artırdı ama ben müzahir olamadım. Olamazdım. Mehmet Can arkadaşımız, konuyu İstanbul’a taşımış, teklifine yardımcı olamadığım için üzüntüsünü dile getirmiş, şikâyette bulunulan sorumlu arkadaşımız, söz vermiş, teminat vermiş ama maalesef daha sonra hiç bir destek verilemediğini öğrendim. Verildiyse de benim haberim olmadı.
İlerleyen yıllarda şehit Musa Akın’ın, eşinin ve kızının değişik sıkıntılara düçar olduğunu anlatan Mücadeleci bir arkadaş bana telefon etti ve benden destek olmamı istedi. Şehidin eşinin ricasını ulaştırdı. Benim teşkilat ile ve teşkilatçılıkla ilişiğim kesileli yirmi yılı geçmişti. Ne yapacağımı bilemedim. Konuyu hem devam edenlerin Konya sorumlusu arkadaşımıza, hem de Anadolu Eğitim Kültür ve Bilim Vakfı yetkililerine ilettim. Sağ olsunlar Anadolu Vakfındaki arkadaşlarımız konuyu sahiplendiler. Canla başla gayret gösterdiler. Şehidimizin ailesinin ihtiyacı olan parayı tedarik etmişler. Vakıf Yetkilisi arkadaşımız, başka bir arkadaşımızla Diyarbakır Ergani’ye gidip, toplanan yardımı bizzat eliyle şehidin eşine teslim etmiş. Sıkıntılarını her zaman kendilerine ulaştırabilecekleri konusunda güvence vermiş. Şehidin eşinden bana bir teşekkür telefonu geldi. Çok memnun oldum. Ben de bu hizmetinden dolayı Anadolu Vakfı mensuplarına teşekkür ettim. Dualarımı arz ettim. Tekraren Allah razı olsun.
Musa Akın dâhil, bütün şehitlerimize, vefat eden arkadaşlarımıza Allahtan rahmet diliyorum. Ayrılan, devam eden bütün arkadaşlarımızdan Allah razı olsun. Amellerimiz makbul, hizmetlerimiz daim, günahlarımız mağfur, Âhiret yurdumuz Cennet olsun.” Dualarıyla açıklamalarını bitirdi. Saygıdeğer hocamıza bir kez daha minnetle teşekkür ediyoruz.
Şehit Musa Akın’ın Konya’da en yakın arkadaşlarından olan Vanlı Mücadele Kadrolarından sayın İzzet Kütükoğlu ile görüşüyoruz. Kütükoğlu, bize şehit Musa Akın ile ilgili olarak;
“- Musa Akın kardeşimiz ile Konya’da sürekli beraberdik. Öğrenci yurdumuzda, gece-gündüz en yakınında ben vardım birlikte gezip dolaşırdık. Musa, bana açılır, düşüncelerini anlatırdı. Hep Diyarbakır’a dönmeyi düşünüyordu. Nedenini sorduğumda, orada birkaç öğrenci, genç kardeşimiz var, onlara baskı yapıyorlar. Ben gitmesem onlar zor durumda kalmışlar diyerek sürekli onları düşünüyordu. Onlarla ilgili endişelerini dile getiriyordu. Israrla Diyarbakır’a dönmek istiyordu. Ben Musa’yı bu fikrinden caydırmak için çok çaba sarf ettim. Oradaki genç kardeşlerimizi Konya’ya getirmeyi, eğitimlerini burada tamamlamaları konusunda yardımcı olabileceğimizi anlatmaya çalıştım. Her ne kadar bir süre gitmesini engellediysem de yinede gitmesine engel olamadım. Ve neticede okulu bitirmeden yarıda bırakarak Diyarbakır’a gitti. Ve yaklaşık 10 gün sonra görev yaptığı okulun önünde Kürtçü komünistler tarafından vurularak şehit olduğu haberini aldık. Musa Akın kardeşimizin davası ve arkadaşları uğrunda Şehit olduğuna şahitlik yaparım. Samimi, dürüst, mert, cesur, yiğit vatan evladı, dava adamı şehit Musa Akın kardeşimizin mekânı cennet olsun inşallah nur içinde yatsın.” Şeklinde hatıralarını paylaştı.
İzzet Kütükoğlu ağabeyimize katkılarından dolayı çok teşekkür ediyoruz. Kendisi şehit Musa Akın ile ilgili daha geniş çalışmalar yaparak yazı dizimize destek vermeye devam edeceklerini iletti.
Haftaya kaldığımız yerden devam etmek üzere… Allah Teâlâ’ya emanet olunuz saygıdeğer okuyucularımız.