KUTLU BİR DAVA ADAMI FEHMİ ARIKTEKİN'İN ARDINDAN
Fehmi ağabeyimiz, imanlı, İslam ve Türk’lük davasının sarsılmaz bir neferi, bir önderiydi. Milli Mücadele Hareketinin yetiştirdiği mümtaz bir kadrosu, merhum bilge lider, Aykut Edibali’nin aşığı, en büyük derdi de paramparça olmuş, Milli Mücadeleci Kadroların yeniden bir araya gelmesi, toparlanıp bu aziz millet, bu yüce devlet için yeniden seferber olunması gayretiydi.
Yazılarını gazetemiz Gündem’de yayınlamaya başlamıştık. Fehmi ağabeyimiz, gazetemizin bir köşe yazarı olmuş, bizleri gururlandırmıştı.
Bu arada köşe yazısının başına bir fotoğraf göndermişti. Biz zannediyoruz ki; bu fotoğraf kendinin şahsi fotoğrafıydı. Uzun bir süre bu fotoğrafla köşe yazılarını yazdı. Bir müddet sonra dedi ki;
“-Bülent kardeşim, bu fotoğraf benim fotoğrafım değil. Fotoğraftaki şahıs Bursa – İnegöl’den çok harika, çok güzel bilge insan, Mahmut ÇİL ağabeyimize aitti. Kendisi vefat etmişti. Arkasından kalan bu fotoğraf beni çok etkilemişti. Çok tesirinde kaldım. Onun eli, bakışları bana göre çok anlamlıydı. Çok hüzünlü bir veda sahnesiydi sanki. O yüzden bu fotoğrafı gazete ve sosyal medyada kullanıyorum.” Şeklinde ifadelerden sonra lütfen bu fotoğrafı kullanmaya devam edin demişti. Onun bu vefası ne güzel bir vefaydı…
Bu bağlamda, gazetemizde yayınladığımız “HAYATIMIZA YÖN VEREN DEĞERLER – KİMLERDİ BU GÜZEL İNSANLAR? YENİDEN MİLLİ MÜCADELECİLER...” adlı yazı dizimize en büyük desteği veren, bu konuda bizlere yol ve yön gösteren cefakâr, fedakâr bir dava adamıydı.
Davasında samimi, beklentisiz, rıza-yı ilahi için yüreği çarpan, tavizsiz, bir şeyler üretme gayretinde olan bir ağabeyimizdi. Yazı ve şiirlerinde kâh üzülüyor, kâh dövünüyor, kâh feryat ediyor, ağlıyordu adeta!... Tek derdi ümmeti Muhammed, Milleti ve Devletiydi. Bana yaptığımız telefon konuşmalarında inatla ve ısrarla bu yazı dizimizi devam ettirmemizi telkin ediyor, adeta yalvarıyordu.
“-sakın Bülent kardeşim. Yılmak, yorulmak, ümitsizliğe düşmek yok. Bu milletin varlık ve bekasını fütursuzca savunan Milli Mücadele Kadroları yeniden bir araya gelmeli. Çünkü bu milletin, bu devletin İslam âleminin bu dava erlerine, bu kutlu davaya her zamankinden daha çok ihtiyacı var. Bunun için hepimiz hor görülecek, eleştirilecek ve moral bozucu davranışlarla karşılaşacağız. Ama bizler asla yılmadan “MİLLİ MÜCADELE KADROLARININ” yeniden bir araya gelmesi için var gücümüzle yazmaya, çağrımızı Milli Mücadele erlerine duyurmaya gayret edeceğiz. Sakın ola ki; bu yazı dizisini bırakmayın.” Diye defalarca rica edercesine kendini parçalıyor izlenimini veriyordu.
Yazışmalarımız yanında, geçirdiği ameliyat öncesi telefon görüşmelerimizde bir hayli umut verici gelişmelerden bahsetmişti;
“-Çok şükür büyük bir operasyon geçirdim. İkincisine gireceğim. Dua edin inşallah. Bu ameliyat sonrası yeniden aranızda olacağım.” Demişti.
Sonra sosyal medyadan meajlarıma kızı Sümeyye Hanım cevap verdi.
Çok sevinmiştik. Asla Fehmi ağabeyimizi kaybedebileceğimizi düşünmüyordum. Ta ki bu sabah saat 09.00’da sosyal medya da kızı Sümeyye hanım’ın vefat paylaşımına kadar... Paylaşımı görünce dondum kaldım. Tekrar tekrar okudum. Maalesef hakikatti! Fehmi ağabey bize kötü bir sürpriz yapmıştı. Bu sürprizi onun son sürprizi oldu. Onunla konuşmalarımız bir film şeridi gibi gözümün önünden geçti. Onun tatlı lisanı, güven telkin eden üslubu yeniden gözümde canlandı kulaklarımda çınladı.
Ah Fehmi ağabey. Demek ki bu âlemde bu kadarmış. Cenab-ı Hakk seni bizden daha çok seviyor ki yanına erken çağırdı. Ruhun şad olsun. İnşaallah bizler senin bize tavsiye ettiğin çizgide bu millete hizmet etmeye devam edeceğiz. Bu bizim sana sözümüz olsun.
Fehmi ağabeyimiz kalemi çok güçlüydü. Anında fikirlerini mısralara dökebiliyordu. Çünkü imanlı, ihlâslı ve çok donanımlıydı. Hiç unutamıyorum torunumun doğumunu duyuran, kutlayan bir şiir paylaşımı yapmış idim. Şiirimi okumuş, tebrik ederek müsaade edersen bazı yerlerini değiştirerek eklemeler yaptım diyerek, bana şiiri gönderdi. Ben de çok duygulandım, sevindim. Şiirimi onun katkılarıyla hiç dokunmadan aynen yayınladım. Merhum Fehmi ağabeyimin katkılarıyla;
Fehmi ağabey, inanıyoruz ki; sen inandığın gibi yaşadın, yaşadığın gibi inandın. Allah’ın huzuruna imanınla ve tüm güzel amellerin yanında kutlu bir davanın bir neferi, bir önderi olarak inançlı bir şekilde gidiyorsun. Sen bizlere örnek bir Müslüman ve dava adamı oldun. Biz senin imanına şahadet ederiz. Rabbim varsa kusurlarını affeylesin, mekânın cennet, makamın âli, Peygamberimiz Hz. Muhammed (as) komşun olsun. Biz senden razıydık, Yüce Mevla’mız da razı olsun. Biz sana hakkımızı helal ediyoruz. Sende bize hakkını helal eyle!...
Öyle ya her birimiz bir faniyiz bu dünyada. İnandığı gibi yaşayanlara ne mutlu.
Milli Mücadeleciler bir neferini, bir önderini daha kaybetti. Camianın başı sağ olsun.
Onlar öncüler,
Onlar öndeler,
Bu kutlu bir sefer,
Kimisi lider,
Kimisi nefer,
Gidiyorlar birer birer!....
Bülent Okunakol / 28 Temmuz 2022 Perşembe.
https://www.golhisargundem.com/yazar/fehmi-ariktekin/