Fanatik siyâsi bir parti lideri sağcı, Rasmus Paludan denilen bir meczubun, Stockholm Türk Büyükelçiliğinin, iki yüzlü İsveç'in ve dünyanın gözleri önünde Kur'an yakması aslında, Avrupa Haçlı zihniyetinin klasik, barbar, pespaye din düşmanlığının dışa vuran bir versiyonudur.
Bütün varlığımızla ve benliğimizle bu pespayeliği lânetliyoruz. Bu bir yana.
Peki, bu lânetlemeyle, Müslüman'ın sorumluluğu ve görevi yerine gelmiş, vicdanı rahatlamış mı oluyor?
İnsanlar, çoğu defâ dâhili ve harici fotoğrafları doğru okuyamamanın ve akılsızlığının ceremesini çekiyor.
Gerçekte, bu pespayelik ve vandallık, Allah'ın koruması altında bulunan Kur'an'a ve İslâm'a bir zarar veremez.
Rasmus Paludan, aslında Müslümanları uyandırmak ve uyarmak için kendini yaktı.
Nasıl mı?
Bu ahlâksız ve çirkin eylemler, gelişmiş ülkeler liginde yer almayan, sözde Müslüman ülkelerin, yönetimlerin ve toplumların geriliğinin, etkisizliğinin bir ilânıdır.
Fakat, bu durum asla, Kur'an'ın ve İslâm'ın yanlışlığının ve noksanlığının bir göstergesi ve delili olarak da gösterilemez ama; Müslümanların Kur'an'ı ve İslâm'ı anlama, algılama ve anlamlandırma noktasında ki cehaletlerini gösterir.
Nerede olursa olsun, Kur'an'a, İslâm'a karşı yapılan saygısızlıkların temelinde, Müslüman ülkelerin, yönetimlerin ve toplumların sorumlulukları ve veballeri vardır.
Artık, bu hakikatin Müslümanlar tarafından sorgulanması ve akılların başa alınması zamanı çoktan gelmiştir.
Bu sorgulamanın ana ekseni ve ayağı Türkiye olmalıdır.
Türkiye, insanlığın ihtiyacı olan ve beklediği, Yeni Türk Medeniyetinin liderliğini ve öncülüğünü yapmalıdır.
Bu dinamizm ve potansiyel bu topraklarda mevcuttur.
Metal ve mental yorgunluğu olan partilere bu milletin geleceği daha fazla fedâ edilmez.
NEYE Mİ İHTİYAÇ VAR?
1. İnsan hak ve hürriyetlerine dayalı bir HUKUK DEVLETİ'ne.
2. Milli irâdenin önündeki engellerin kalktığı bir DEMOKRASİ'ye.
3. Din düşmanlığının da, din istismarının da bittiği bir LAİKLİK'liğe.
4. Fakirlik ve çaresizliğin tarihe gömüldüğü, herkesin sosyâl adâlet şemsiyesi altına alındığı bir KERİM DEVLET'e.
5. Bilim, hikmet ve erdemle donatılan, sorun üretmeyen, çözüm üreten bir BİLİM TOPLUMU'na.
6. Büyüyen, gelişen, zengin, mutlu, muktedir ve insanlığın yeni barış Medeniyetini sağlayacak İSLÂM RÖNESANSI'na.
ÇARE Mİ?
Tarihi misyonuna ve müktesebatına sırt dönmeyecek, Cumhuriyet kazanımlarını hebâ etmeyecek, sayılan altı ilkeyi hayata geçirecek, irâdesini icraya kaadir, mandacılığın ve vesâyetlerin son bulduğu bir MUHTEŞEM TÜRKİYE'nin inşa ve ikâmesidir.
Çare; hangi partide, handi STK'da, hangi resmi ve özel, kurum ve kuruluşta görev almışlarsa, ehliyet ve liyakatleriyle, ortaya koydukları hizmetleriyle rüştlerini ıspat etmiş, cennet mekân Aykut Edibâli'nin, rahmetli olmuş veya yaşayan dava ve sevda arkadaşlarının otağı, ocağı ve okulunda yetişen Yeniden Milli Mücadele kadrolarının, ahlâk ve adaletten yana olan tüm vatanseverlerin artık göreve tâlip olmasıdır.
Çare, cennet mekân Erbakan hocamız ve Türkeş başbuğumuzla birlikte 91 İttifakınn mimarı olan Islahatçı Demokrasi Partisi'nin devâmı ve Büyük Türk Milletin gerçek sesi olan Millet Partisidir.
Çaresiz misiniz?
Hayır, hemde şiddetle hayır.
ÇareSİZSİNİZ...