Geleceğimiz-yarınlarımız-gelecek sigortamız dediğimiz “evlatlarımızın” hayata her yönden donanımlı atılmasında biz Ana/ baba,Nine/ Dede kısaca EBEVEYNLERE çok büyük yükler düştüğünün hepimiz farkındayızdır,umarım!...
Hani öyle,” SALDIM ÇAYIRA - ALLAH KAYIRA !...” diyerek “iyi okullara gönderdim, her türlü maddi ihtiyaçlarını karşıladım,çokça fedakarlık yaptım ya, daha ne yapayım?”, demekle sorumluluklarımız
bitmiyor! ...
Bilelim ki, Okullarda, çocukların EBEVEYNLERİNDEN genetik olarak getirdiklerinin üzerine,yeni bazı bilgilerle birlikte,bilgiye erişmenin yol ve yöntemleri, toplum içinde davranış kuralları , Özgüven ve girişimcilik yetilerinin aktive edilme yöntemleri öğretilir…’Merak Böcüğü’nün ısırması sağlanır, bilgiye erişmek için İLGİ’leri tetiklenir …
Çünkü;”Merak+ilgi + pes etmeden araştırma= Gerçek BİLGİ” formülü hayatın her anında geçerlidir.
Evlatlarımızın hayata hazırlanması ve yetiştirilmesinde çok önemli sorumluluklarımız vardır!...
Bilelim ki,Üniversiteye giren herkes, evet herkes önünde sonunda bitirir!.
Ama Üniversitelerde gerçek hayatlarında karşılaşacakları problemlerin çözüm yolları ve toplumsal davranış kuralları, ev işleri-aile ilişkileri,komşuluk ilişkileri,giyimi kuşamı,toplum ilişkileri... beşeri ilişkilerde (eğer özel bir çaba göstermezlerse) yeterli bilgi ve deneyim edinmez,edinemezler.
Cenap ŞAHABETTİN’in çok güzel bir tespiti var bu konuda : “ Tahsil, sadece CAHİLLİĞİ giderir,ama İNSANLIK ÖĞRETMEZ !...”
Bu güzel sözü unutmamak gerek, diye düşünüyorum…
Evladlarımızın sadece eğitimiyle değil,hayatla ilgili bütün konularda da EBEVEYNLERİ tarafından bilgilendirilmesi / yaparak yaşayarak bazı temel değerlerin öğretilmesi pratik olarak yetiştirilmesi gerekiyor !...
Anlatacaklarım,ilgi alanınıza girer mi bilmiyorum!...Eğer; özgüven sahibi “İYİ İNSAN” (dikkat,iyi VATANDAŞ demiyorum!..) olan bir evlat yetiştirme sevdanız varsa-ki,öyle bir idealinizin olduğuna eminim-kesinlikle İLGİ alanınıza girer, girmelidir de bence !...
Bence “İYİ İNSAN”;medeni ölçüler içinde kırıp dökmeden hakkını arayan,güdümlü/ pısırık ve edilgen olmayan,”GİRİŞİMCİ -AKTİF” söyleyecek sözü olan,aranıp sorulan
mücadeleci,pes etmeyen ,kendisini yenileyerek geliştiren,okuyup araştıran,sorup sorgulayan, çözüm odaklı, ortak çalışma kültürüne yatkın, özgüven sahibi, aklını ve iradesini kullanabilen insandır!…
Ama,”İYİ VATANDAŞ” ise; susan / güdülen / edilgen, pısırık, merak etmekten ırak, elindekiyle yetinen, kendisi olmaktan ırak, içine kapanık, etliye sütlüye karışmayan, asosyal , vur eline ekmeğini al… tipinde sıradan bir insandır.
Şimdi, KIZ ve ERKEK evlatlarımızın daha çok muhatap olacağı ve bilgi sahibi olarak uygulayıp davranış modu haline getirmesi gereken özellikleri hatırlayalım, mı ?
Bu söylemler; “ Güller - Göller - SEVGİ dolu GÖNÜLLER diyarı, Teke Yöresi Başkenti, Afşar/ Yörük / Türkmen’lerin yurdu , Türkiye’nin en sakin Kültür ve Tarih kenti BURDUR yöresi “nde çokça uygulansa da, Türk toplumunun genel hasletlerinden olduğu için Anadolu’nun hemen her yerinde farklı şekillerde az veya çok uygulandığını düşünüyorum:
KIZLAR,ANA’DAN ÖĞRENİR;
**Toplumsal kurallara uygun giyinip kuşanmayı,
**EDEP ve ADABI,günlük hayatta gerekli kurallara uymayı,
**Ev kurmayı ve ev düzmeyi
**Temizlik yapmayı, temiz ve tertipli düzenli olmayı,
** MİSAFİR AĞIRLAMAYI,Yemek yapmayı/sofra kurmayı,
**Kendisiyle / çevresiyle / doğa ile BARIŞIK olmayı
**Çocuk yetiştirmeyi,verimli ve bilinçli ANALIK yapmayı, bunun önemini ve sorumluluğunu,
**SEVMEYİ,ama dürüstçe
samimice ,içten ve CÖMERTÇE sevmeyi hem de!.. SEVGİ’si öyle mevsimlik değil ha !...Ve “Yazları ÇİÇEK açıp, SONBAHARDA solan- KIŞIN cascavlak kalan”lardan olmamalı !...SEVGİ’yi hayatının tam da merkezine koyanlardan olmayı,
**Sevdiklerine BAĞLI,ama bağımlı olmamayı,sevdikleri için FEDAKARLIK yapabilmeyi,
**Öfke kontrolü yapma yöntemlerini,
** BEY’inin HANI’mı olduğunun bilinciyle,onunla omuz omuza - sırt sırta problemlere karşı her konuda birlikte olmayı, destek olması gerektiğini,
**Kocasına, gereken hallerde TÜRK ANASI’na yakışır tavır koymayı, ama kısa zamanda barışabilmenin yol-yöntemlerini öğrenmeyi,
**Ağzına gelen her şeyi değil,’İKİ sefer DÜŞÜNÜP BİR DEFA SÖYLEMEK’ gerektiğini,’BOĞAZIN DOKUZ BOĞUM olduğunu’ özellikle unutmamayı,
**Dedikodudan,fitne/ fesat çıkarmaktan,laf götürüp getirmekten kesinlikle ırak durmayı ,
**Çözüm odaklı düşünmeyi ,her konuda pratik olmayı ,
**Okuyan / araştıran , sorup /sorgulayan olmayı ama,PEŞİN HÜKÜMLERLE hareket etmekten ve YARGILAMAKTAN ırak durmayı!...
**Geleceğe dönük,bedenen ve zihnen sağlam nesiller yetiştirmek için,hemen her konuda donanımlı olmak gerektiği düşüncesiyle kendisini yenileyip geliştiren bir çaba içinde olmayı,
** Kocasını her daim güler yüzle karşılamayı ve gözü dışarıda kalmayacak şekilde sevgi/ saygıyla yaklaşarak evine bağlı tutmayı!… ,
ERKEK ÇOCUKLAR ,BABADAN ÖĞRENİR ;
**Urba düzmeyi,
**CAKA satmayı,ama ADAM satmamayı,
**ADAM gibi ADAM olmayı,
**Evinin ERİ olmayı ve evine YOKLUK göstermemeyi,
**Haksızlıklar karşısında DİKLENMEDEN DİK durmayı,
**Sağlam bir şekilde ev-dünek kurmayı,
**Gerçek DOST seçmeyi, gerçek DOST olmayı,yapmacıktan ırak her konuda samimi olmayı,
**Kendisi ve çevresiyle barışık olmayı,
**YARDIMSEVER olmayı ve yardımlarını beklentisiz yapmayı,
**Elindeki MADDİ imkanlarını ihtiyacı olanlarla ADİLCE bölüşebilmeyi ( Ayrıca ,bölüşürsek TOK, bölünürsek YOK oluruz,diye düşünmeyi )
**ALAN el değil,VEREN el olmayı,
**Verdiğini ‘unutan’, aldığını ‘unutmayanlardan’ olmayı,
**Emanet EHLİ olup,koruyup kollayanlardan olmayı,
**Hem”dedikodudan” ve hem de fitne/fücur insan olmaktan,öyle olanlardan da ırak durmayı,
** Kendisinin İYİ İNSAN olmasının yetmeyeceği,”kötülerden”de ırak durmanın yanında, kötülükleri yok etmek için eliyle/diliyle mücadele etmeyi ,
**Sözünü DUDAKTAN ,gözünü BUDAKTAN sakınmayan, MERT ve sözünün SENET olarak bilinen insanlardan olmayı,
**Okuyan/ araştıran,sorgulamaktan kaçınmayan,okuduklarını özümleyerek ve davranışlarına yansıtarak ‘davranış modu’ haline getirenlerden olmayı,
**Güzel giyinmeyi,güzel konuşmayı
**Sözünün ERİ olmayı,yerine getiremeyeceği SÖZLER vermemeyi... İşte bu yüzden,”İNSAN OLMALIDIR Kİ, YA SÖZÜNÜN ERİ-YA DA,KI... NIN BERBERİ !...” güzel sözünün geçerli olduğunu,
**Gurur-kibir abidesi değil,alçalmadan ALÇAK GÖNÜLLÜ olmayı,mütevazi davranmayı,gösterişten ırak durmayı,insanlara tepeden bakmamayı,kimseyi hiçbir şekilde ötekileştirmemeyi
**Söylem ve Eylem Örtüşmesi’ne dikkat etmeyi,
**Güler yüzlü-yapıcı-arabulucu davranmayı,
**Sözü dinlenen-aranıp sorulan-güvenilir,sırdaş ve dertdaş olmayı,
**Bedbinlikten,yılgınlıktan,
pısırıklıktan-edilgen olmaktan ve pes etmekten ırak durmayı,
**İnsanları, cinsiyeti/ milliyeti/ siyasi düşüncesi ve inancına göre bakarak değil; adam gibi adam mı,’insani hasletler’e uygun davranıyor mu ?, diye bakarak değerlendirmeyi,
**Olayları her zaman pozitif bir açıdan ve farklı perspektiflerden bakış açısı eşliğinde sağlıklı yorumlama alışkanlığı kazanmayı, genellikle ‘bardağın dolu’ tarafından bakabilmeyi,......
Ben,aklıma gelenlerden önemli gördüklerimin bir kısmını yazdım... Herkes,aklına yatan,toplumsal güzellikler oluşturacak,gelecek nesillerimizin bizim bir parçamız olmasında toplumda”İYİ İNSAN” olarak bilinmesinde ....ve benzeri konularda etkili olacak ilaveler yapabilir tabi, özellikle yapmalıdır da!...
Selam - saygı ve muhabbetlerim eşliğinde,sağlıklı ve dingin bir şekilde geçireceğiniz güzel günler/ yıllar temenni ediyorum.
Sizi ve sevdiklerinizi emanetlerin en güzel korunduğu yüce MEVLA’ma emanet ediyor,sermayesiz servetim olan DUA’larımda olduğunuzu yineliyorum .
Bir duruşu-bir tarzı-bir hedefi-bir çizgisi-temel prensipleri- sınırları olan saygıdeğer insanlara SELAM OLSUN…