Saygıdeğer okuyucularım;
“HAİM NAHUM DOKTRİNİ” ile ilgili yazı dizimize kaldığımız yerden devam ediyoruz. Bu doktrinlerin 4.’sü olan “Türk Milletini İslam dininden ve manevi değerlerinden uzaklaştıracaksınız.” Maddesinin devletimiz ve milletimiz üzerindeki tezahürlerine değinmeyi sürdürelim.
İngiliz devlet adamı, kendini Osmanlının yıkılışına ve Avrupa’dan çıkarılmasına adayan ve bunu İngiltere'nin ana politikası haline getiren, İngiliz Başbakan William Ewart Gladstone;
“-Bu Kur’an, Müslüman’ların elinde bulunduğu müddetçe biz onlara hâkim olamayız. Ne yapıp edip, bu Kur’anı ortadan kaldırmalıyız. Yahut da Müslüman’ları Kur’andan uzak tutmalı, soğutmalıyız.” Diyerek bu politikasını yerine getirmek için tüm imkanlarını seferber etmiştir. Devletimiz ve milletimiz üzerinde oynanan ihanet planları saymakla bitmez. Milletimizin yaşam pınarı, ilham kaynağı olan tüm inanç-manevi ve kültürel değerlerimiz üzerinde akla hayale gelmedik senaryolarla karşı karşıyayız. İslam ve Türk düşmanı Gladstone’nin sözlerinde de dile geldiği gibi tüm emperyalist güçlerin en büyük gayesi biz Türkleri, “Şark Meselesi” olarak adlandırdıkları politikalarıyla geldiğimiz Orta Asya steplerine geri göndermektir. Bunun için de en başta inanç değerlerimiz üzerinde korkunç bir saldırı ve tahribat başlatmışlardır.
5-Türk Milletini böleceksiniz.
Haim Naum Doktrini 5. Maddesi; “Türk Milletini Böleceksiniz.”der.
Büyük Türk Devleti ve yüce Türk Milleti üzerinde bin bir türlü tefrikalar ve yıkıcı politikalar oluşturularak, parçalanmak istenmektedir. Cumhuriyet’ten bu tarafa bu gayelerini hayata geçirmek için bin bir türlü plan ve desise denenmektedir. Öncelikle Ermeni meselesiyle Asala Terör Örgütüyle, özellikle yurt dışında Türk Diplomatlarımız suikastlarla katledilmiş, büyük ses getirici saldırılarla siviller de hedef alınmıştır. Ardından Kürt kardeşlerimiz üzerinde oynanan senaryolar ve kışkırtma faaliyetleri başarılı olmuştur maalesef. Doğu’da ve Güneydoğu’da çıkartılan isyanlar, ilk kardeş kavgasının temelini teşkil eder. Bu isyanların merkezinde hep İngiltere olmuştur. Lozan’da Kürtleri azınlık statüsünde kabul ettiremeyen İngiliz Lord Curzon, İsmet Paşa’ya:
“-bugün Kürtleri azınlık statüsünde kabul etmediniz. Fakat unutmayınız ki; biz Anadolu’da bir Kürt çocuğu dünyaya getirdik. Bu çocuk gün gelecek, büyüyecek başınıza bela olacaktır.” Şeklinde konuşarak devletimizin ana unsuru olan Kürt kardeşlerimiz üzerinde bitip tükenmeyen ihanet planlarını ta o günlerde tasarlanmış, hayata geçirilmiştir. Cumhuriyetin ilk yıllarında çıkartılan isyanlardan sonra özellikle 70’li yıllardan bu tarafa kurdurdukları bölücü, silahlı, kanlı terör örgütleriyle; başta Kürt kardeşlerimiz olmak üzere, devletimiz ve milletimiz büyük yaralar almıştır. Ekonomik kayıplar bir tarafa binlerce sivil hayatını kaybetmiş, binlerce şehit verilmiştir. Emperyalist güçlerin en büyük hedefi başta Türkiye olmak üzere Irak, İran ve Suriye topraklarını da kapsayan “bir Kürdistan” adlı uydu devlet kurdurmaktır. Ana gayeleri Türk-Kürt Savaşı çıkartarak vatanımızı parçalamak, bölmektir.
Özellikle 70’li yıllarda çıkartılan, toplumun her kesimine sirayet edecek şekilde organize edilen, “Sağ-Sol” - “Milletçi-Devrimci” diye bölüp parçaladıkları Türk Milletinin evlatlarını yıllarca silahlı bir çatışmanın içine çekmişler, binlerce vatan evladını bu “kör döğüşü ve kardeş kavgasında” kaybetmişizdir. Emperyalistler, devletimizi zayıf düşürmek için var güçleriyle çalışmışlardır.
Bölücü faaliyetler bununla da kalmamış, milletimiz arasında yaydıkları tefrikalarla; Alevi-Sünni mezhep çatışmaları tasarlanmış, özellikle Sivas ve Kahramanmaraş şehirlerimizde onlarca vatandaşımızı kaybettiğimiz büyük olaylar organize etmişler, her dönem bu senaryoyu sıcak tutarak zaman zaman hortlatıp, bu mezhep kavgasını gündemde tutmaya çalışmaktadırlar.
Tarikat ve cemaatler eliyle de bu ayrılıklar körüklenmekte, milletimizi dini alanda da bölme faaliyetleri tüm hızıyla devam ettirilmektedir.
6-Türk Milletini birbirleriyle çarpıştıracaksınız.
Yıllardır uygulana gelen politikalarla yukarıda saydığımız bölücü, ayrılıkçı, etnisiteye dayalı bölücü faaliyetler yanında değişik sivil toplum örgütleri vasıtaları, barolar, siyasi partiler, sendika, oda, dernek, vakıf gibi oluşumlarla Türk Milletini sürekli ayrıştırmaktalar, sürekli çarpıştırmak için gayret sarf etmekteler.
7-Tüm bu politikaların uygulamasından sonra Türk Milletini yumuşak lokma haline getirip yutacaksınız. İsrail’in bir eyaleti yapacaksınız.”
Asırlardır, büyük Türk milleti ve kadim Türk devleti üzerinde oynanmakta olan onca ihanet planları ve bölme, parçalama faaliyetleri ve bilhassa ekonomik alanda devam eden çökertme politikalarından sonra her alanda zayıflatılan devletimiz kolay bir lokma haline geldikten sonra tarihten silinmek, “Büyük İsrail”in bir eyaleti haline getirilmek istenmektedir.
Hedeflerine ulaşmak için her türlü vasıtayı kullanan batılı, emperyalist güçler, ABD, İsrail, Rusya gibi devletler bölücü, yıkıcı faaliyetlere her türlü desteği vermeye devam ediyorlar. Geçmişte yaşadığımız askeri darbeler, ekonomik krizler, Kıbrıs ve Güneydoğu hadiseleri, bölücü Ermeni, sol fraksiyon terör örgütleri faaliyetleri, en son gerçekleştirilmek istenen “15 Temmuz Askeri Kakışması” bu ihanet faaliyetlerinin birer parçasıdır. Öbür taraftan, ABD tarafından başlatılan “Yeşil Kuşak” projesi ile coğrafyamızda aktif şekilde hayata geçirilen “Arap Baharı” ardından “BOP” Büyük Ortadoğu Projesi, kapsamında Suriye olayları, sadece İslam devletlerini değil, aynı zamanda komşularımızı ve bizi yani Türk Devletini de ilgilendiren projelerle ve planlar dahilinde işgal etmek, yok etmek olarak görülmelidir.
Saygıdeğer okuyucularım,
Konu edindiğimiz Haim Nahum doktrinlerinin günümüzde ne derece etkili olduğu ve aktif bir şekilde hayata geçirildiği hususunu sizlerin değerlendirmelerine sunmaya gayret ettik. Yaşamakta olduğumuz coğrafya, bulunduğumuz jeopolitik, jeostratejik konumumuz dünyanın en önemli kilit noktalarından biri olarak yer almakta. Dolayısıyla bu vatan toprağı üzerinde var olmak, devletimizin ve milletimizin bekası her dönem bir bedel ödemeyi gerektirmektedir. Bu bedel, bazen canımızla, kanımızla gün gelmiş millet olarak tüm varlığımızla ortaya koyarak ödenmiştir.
Onun için hem devlet idarecileri olarak hem millet olarak tüm ihanet planlarına karşı uyanık olmak, tedbirli davranmak, devletimizi ve milletimizi korumaya yönelik milli politikalar üretmek zorundayız. Milletimizin birliğini daim korumalı, emperyalist güçlere karşı birlik ve beraberlik içinde hareket etmeliyiz.
Yaşasın Aziz Türk Milleti.
Yaşayın Türkiye Cumhuriyeti Devleti.