Milletvekili ve Cumhurbaşkanlığı seçimine doğru hızla yol aldığımız bugünlerde siyaset arenası artık ısınmaya başladı.
Hodri meydan naraları!
Mitingler, ziyaretler....
Partiler arasında alışa geldiğimiz milletvekili transferleri de hızlanacak gibi gözüküyor. Milletimiz pür dikkat gelişmeleri takip ediyor. Önce CHP’den istifa edip Memleket Partisi' ne geçen sonrada oradan da istifa ederek geçtiğimiz günlerde Ak Parti' ye katılan İzmir milletvekili M. Ali Çelebi' den sonra da Ak Parti Urfa milletvekili ve eski Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba'nın istifa ederek İyi Parti' ye katılma kararı aldığı açıklandı.
Fakıbaba ismi ilçemiz halkı için biraz daha aşina olmalı. 2009 yerel seçimlerinde Urfa'dan bağımsız belediye başkanı seçilen ve kısa bir süre sonrada Saadet Partisi' ne katılan Ahmet Eşref Fakıbaba, Yusufça Beldemizde yapılan " yerel ara seçiminde" İlçemiz Gölhisar'a gelerek Yusufça seçimleri için çalışmalara katılmıştı. O dönem aynı partiden İl Genel Meclisi üyesi olarak yakın temasım olan Fakıbaba, ben de çok olumlu bir intiba oluşturmuştu. İnançlı, sevecen ve vakur duruşuyla gerçek, samimi bir vatansever izlenimi vermişti.
Daha sonra ki yıllarda, Ak Parti milletvekili seçilmiş 1 yıl kadar da Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı görevini üstlenmişti.
Sayın Fakıbaba'nın bakan olması şahsen beni sevindirmişti. Çünkü bana göre samimi ve dürüst bir şahsiyetti. Öbür taraftan da biraz şaşırtıcı ve tuhaf bulmuştum bu bakanlık mevzusunu...
Neden mi?
Ahmet Eşref Fakıbaba' nın asıl mesleği bir tıp uzmanı yani doktorluktu. Bir tıp doktorunun Gıda - Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı görevine getirilmesi gerçekten ilginç olmalıydı. Hadi Sağlık bakanlığını anlarım da; Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı.... Bir hayli garip gelmişti..
Zaten uzun da sürmemişti bu bakanlık vazifesi.
Tabi burası Türkiye.
Hangi alanda, iş ehline veriliyor ki!...
Bunun siyasi tarihimizde birçok örneği mevcuttur.
Bir vazifeye atama yapılırken samimiyet, dürüstlük yanında; ehliyet- liyakat- adalet ve emanet vasıfları da aransaydı keşke ( !........)
Ama ülkemizde siyasette işler öyle yürümüyor maalesef...
Tuhaf bir politika anlayışımız var.
Liderler en iyisini bilir.
Onlar ne derse doğrudur. Yanılmazlar.
Eleştiremezsiniz. Eleştirirseniz şayet hemen kapıya konma tehlikesi vardır.
Göreviniz sadece el kaldırıp, indirmektir.
Neden sorusunu unutmanız gerekir.
İtaat şarttır
Biat kültürü anlayışı hakimdir.
İstişare
Meşvere?
Bizim gibi liderlerin hakim olduğu adına güya demokrasi dediğimiz düzende asla yer almaz, gerek te duyulmaz zaten !..Gerçek demokrasinin uygulandığı batılı ülkeler de öyle mi?
18 yıl yaşadığım Avrupa'da bizzat gözlemliye biliyordum aramızda ki farkı!
Burası Türkiye...
Demokrasi, zenginin güya seçimler sonucu seçilerek fakirleri " idare" ettiği bir sistemin adıdır.
Çünkü bir fakir vatandaşın herhangi bir partiden milletvekili seçilme şansı kocaman bir sıfırdır. O şahıs, istediğiniz kadar her türlü ehliyet ve liyakate sahip olsun yetmez.
Ya çok zengin olacaksınız ya büyük bir şöhret ya da çok büyük bir torpiliniz olacak...
Burası Türkiye...
Fakirler, zenginleri, şöhretleri seçer ve ölümüne destekler. Halktan kopuk Aristokratlaşan siyasiler yukarda sefasını sürerken zavallı seçmen kıyasıya kavgasını verir fanatikçe...
Ne hazindir ki; özellikle son dönemde hep böyle olmuştur.
İstisna var mıdır?
Elbette....
Onlar maalesef
Çok azınlık !...
Burası Türkiye...
Ne yazık ki;
Atın önüne et,
İtin önüne ot atılır bu ülkede !....