İnsanın sahih kültür damarına eklemlenmesi bilinç ve irade olduğu kadar, kaderdir de. Necmettin Erişen'in ruhu, mekân ve zamanda süzülen, ölümsüzlük sırrına ermiş bir Toros kartalıydı.
MİLLET EVLATLARI
İnsanın sahih kültür damarına eklemlenmesi bilinç ve irade olduğu kadar, kaderdir de. Necmettin Erişen'in ruhu, mekân ve zamanda süzülen, ölümsüzlük sırrına ermiş bir Toros kartalıydı.
Necmettin Erişen, Tepebağ'da ikamet eden ilmiye sınıfına mensup bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Adana âlimlerinden Hacı Osman Efendi, dedesiydi. Kamışlı Medresesi müderrislerinden Molla Mustafa da babası. 93 (Rus) Harbi'ne, Çanakkale cephesine, Medine Müdafaası'na evlatlarını gönderen ailenin tarihi, milli tarihi de yansıtıyordu.
Cemal Paşa'nın Adana valisiyken Ermeni ayaklanması sonrasında astığı 50 kişiden birisi de Necmettin Erişen'in amcasıydı. Dolayısıyla Necmettin Erişen, İslam terbiyesini ve tarih bilincini ailesinden aldı.
Necmettin Erişen, 1952 yılında Adana İmam Hatip Okulu açılınca ilk kayıt yaptıranlardandı. Okuldan hocası, Adana'nın ünlü âlimlerinden Mehmet Baysal Hoca köylüsü ve baba dostuydu. Erenköy Cemaati'nin postnişini, büyük İslam alimlerinden Adanalı Mahmut Sami Ramazanoğlu'nun halifelerindendi, Mehmet Baysal Hoca, Tepebağ Kur'an Kursu'nda ve Adana İmam Hatip Lisesi'nde Kur'an-ı Kerim hocalığı yapıyordu.
Baysal Hoca, hafızlardan ve medrese eğitimi almış öğrencilerden bir grupla yakından ilgilendi. Necmettin Erişen ve babam Ziya Yürekli Hoca bu öğrencilerdendi. İmam Hatip yıllarında Baysal Hoca'nın himmetiyle Necmettin Erişen, Yeni Cami'de, Ziya Hoca da Karşıyaka'da, Türkistanlılar Camii'nde imam hatiplik görevi yaptı.
İmam Hatipli gençler, 1950'li yıllarda, dünyada olup bitenleri, İslam coğrafyasının durumunu, özellikle Kıbrıs ve Filistin'deki gelişmeleri yakından takip ettiler. Arapçayı bilen, İslami ilimlere vakıf, tarih şuuru yüksek bu Adanalı gençler, Filistin'in yeni kurulan İsrail'e karşı, Irak ve Mısır'ın İngilizlere karşı, Suriye ve Cezayir'in Fransızlara karşı verdikleri bağımsızlık mücadelelerini takip ettiler. Ziya Yürekli'nin görev yaptığı Türkistanlılar Camii ve mahallesinde, Doğu Türkistan'dan hicret eden Müslümanlar oturuyordu. Ziya Yürekli, cemaatten Çin'de ve Sovyetler Birliği'nde Müslümanlara yapılan mezalimi öğrenip arkadaşlarıyla bu bilgileri paylaşıyordu.
27 Mayıs darbesinden bir ay önce, 27 Nisan 1960'ta, darbe ortamı hazırlamak için İstanbul ve Ankara'da düzenlenen 'Gerici ve Yobazları Telin Mitingleri'nin bir süreği olarak Adana'daki mitingi, o zamanki Adana'nın solcu aktivist gençlerinden ünlü yazar Demirtaş Ceyhun ve arkadaşları düzenledi.. Necmettin Erişen, bir grup arkadaşıyla vatandaşın arasına karışarak mitingi bastı ve sabote etti. Sosyalizm, kapitalizm, siyonizm ve emperyalizme ilişkin belli bir birikim ve bilinç taşıyorlardı.
1968 KUŞAĞININ İSLAMCI KANADI
Bir millet, kendi medeniyetinden karga tulumba çıkarılıp can düşmanlarının etki alanına sürüklenince ve emperyalizmin elinin altına bırakılmak istenince, elbette kendini savunacaktır. İslami hareket, milletimizin iradesi ve kendini savunmasıdır.
Cumhuriyet kurulduğunda 13 milyon olan nüfus, kırk yılda dört katına çıkmış, göçlerle taşra kentlerini metropollere eklemleyen, İslam'la temellendirilmiş bir muhalefet, büyük şehirlerin varoşlarından devasa bir biçimde yükseliyordu ve üniversitelerin sayısı arttığından millet evlatları yüksek okullarda okumaya başlamıştı. Bu hızlı ve kontrol edilemeyen muhalif süreç, sosyalizm komplosuyla manipüle edildi. 1961 Anayasası'yla sol harekete yol verilip gelişmesi için gereken şartlar hazırlandı. Türkiye İşçi Partisi 1965 yılında 15 milletvekiliyle Meclis'e girdi. 1980'e kadar sürecek olan sol hareketin 15 yıllık yükselişi, Necmettin Erişen'in gençlik yıllarına denk düşüyordu. 60'ların ikinci yarısında Konya Yüksek İslam Enstütüsü'nde öğrenciydiler ve 1968 kuşağının İslamcı kanadını oluşturuyorlardı.
Toroslardan, Aladağ'dan Konya ovalarına iki kartal süzüldü. Konya'da Keçeciler Camii imam hatibi Necmettin Erişen ile Sahip Ata Camii imam hatibi Ziya Yürekli. Evli, iki üç çocuk sahibi olmaların rağmen, arkadaşlarıyla bir takım kültür çalışmaları yürüttüler. Hz. Muhammed'in (s.a.v.) Mekke'de başardığı dirilişi, 14 asır sonra Türkiye'de tekrarlayabilirler miydi? Kur'an-ı Kerim surelerini tek tek çalıştılar, siyer-i nebi ve hadis-i şeriflerle birlikte. Hasan Basri Çantay'ın üç ciltlik meali, Zekai Konrapa'nın "Peygamberimiz" adlı siyer kitabı ve Nevevi'nin "Riyaz'üs Salihin" isimli hadis kitabı ellerinden düşmüyordu.
1930'lu yıllardan itibaren Konyalılar, çocuklarını Ezher Üniversitesi'ne, Mısır'a, Suriye'ye gönderdiler. 1960'lı yılların ikinci yarısında, Konya'da, onlarca yurt dışında eğitim almış ilahiyatçı genç vardı. Bu ilim ve irfan yüklü gençler, dine ve millete hizmet için yerlerinde duramıyorlardı. Hayatı sorguluyor, tarihi araştırıyorlardı, bu hummalı okuma ve sorgulama sürecinde. Yeni Ümit dergisini çıkardılar.
Necmettin Erişen, bir tren yolculuğunda Cemil Meriç'le yaptığı tartışmada, sorduğu sarsıcı sorularla hidayetine vesile oldu ki böylesine birikimliydiler. Cemil Meriç Jurnal'inde o yolculuğu anlatırken Necmettin Erişen'i "Dağdan dağa vuran bir çağlayandı o." diye tanımlıyor. İşte Cemil Meriç'in eve dönüşü ya da kendi medeniyetimize rücû edişi, bu tren yolculuğundan sonra başlar. Yıl 1966, Necmettin Erişen o sıralarda Konya ilahiyatta ikinci sınıf öğrencisi, henüz meçhul bir isim ayrıca!..