Saygıdeğer okuyucularım;
Bu yazımızda; son bir haftanın en aktüel konusu olan “sanatçı Gülşen’in,” aylar öncesinden imam hatiplilerle ilgili yaptığı aşağılayıcı bir şakanın gündeme taşınarak ülke genelinde koparılan fırtınalara, estirilen yaygaralara ve sonuçlarına değinelim.
Giyim, kuşam tarzıyla zaten manevi değerlerimize pek de saygı göstermeyen Gülşen adlı sanatçı, konser verdiği sırada, sahnede İmam Hatiplilerle ilgili;
"İmam hatipte okumuş daha önce kendisi, sapıklığı oradan geliyor!"
Şeklinde aşağılayıcı bir tavırla güya şaka yapmıştır. Nisan ayında gerçekleşen bu talihsiz konuşma her nedense 5 ay sonra kamuoyuna servis ediliyor. Bu hadise ulusal düzeyde yazılı ve görsel medya yanında sosyal medyada da adeta bomba tesiri oluşturmuş, kıyametler kopmuştur. Özellikle iktidar yanlısı medya bir kaşık suda fırtına kopartırcasına konuyu abartılı bir şekilde işlemiş, muhalif medya ve muhalif partiler de değişik platformlarda demeçler, basın açıklamalarıyla bu konuda günlerce konuşmuş, bu olayla değiştirilmek istenen gündemin bir parçası haline gelmişlerdir.
Bu konunun uzun süre tartışılması ülkenin gerçek sorunlarının konuşulmasına engel olmuş, gündem değişikliği hedefinde başarılı olmuştur.
-Elbette sanatçı Gülşen’in bu açıklamalarını (özür dilemiş olsa da) asla kabul etmiyoruz. Demokratik hukuk düzeninde karşılığı olan adilane cezayı da alması görüşündeyiz.
-Kimsenin toplumumuzu kamplara ayırarak tahkir ve tahrik etmesini kesinlikle tasvip etmiyoruz.
-İmam Hatip Okulları da, Anadolu Liseleri ve diğer liselerimiz de bizimdir. En az birbirleri kadar değerlidir. Kimse bu okullarımız mensuplarıyla ilgili incitici, alay edici ifadelerde bulunamaz.
Bu gerçekler ortadayken buradan seslenmek istiyoruz. Geçmişimizde benzeri konularda, İslami kriterlere, manevi değerlerimize aykırı hakaretramiz açıklama ve eylemler karşısında susanlara karşı birkaç hatırlatmamız olacaktır.
-Cübbeli Ahmet Hoca olarak tanınan meşhur şahsın geçmiş dönemlerde; “İmam Hatip Liseleri ve İlahiyat Fakültelerini” hedef alan küçümseyici, tahrik edici, aşağılayıcı konuşmalarına karşı neden tepki vermediniz?
-Kur’an-ı Kerim’in ayetleriyle alay eden “bakara-makara” şeklinde ifadeleri olan sayın bakana karşı hangi tepkiyi gösterdiniz? Bu bakanın taltif edilerek büyükelçi olarak atanması karşısında neler düşündünüz?
-Gene bir bakanın Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (sav) için “peygamber gurura kapıldı. Biz gurura kapılmadık.” Şeklindeki Peygamberimize hakaret sözleri karşısında neden kıyameti koparmadınız?
-Gene bir siyasi yöneticinin “Genel Başkanımız ve Başbakanımız bizim için adeta ikinci peygamberdir.” Sözlerini nasıl yutabildiniz? Peygamber efendimiz Hz. Muhammed (sav) hatemül enbiya (son peygamber) değil mi?
-Bir başbakan “bizim rahmetimiz gazabımızı aşacaktır.” Açıklamasını yaparken “rahmet”in sadece Allah-u Teâlâ’ya ait olduğunu bilmiyor muydu?
-Gene bir siyasi idarecimizin “Başbakanımıza dokunmak bile ibadettir.” Şeklindeki açıklaması karşısında neler düşündünüz?
-Bir milletvekilinin “Sayın Başbakanımız, “Allah’u Teala’nın bütün vasıflarını üzerinde toplamış bir liderdir.” Şeklinde dehşet verici ifadeleri karşısında neden kızılca kıyameti koparmadınız? Konunun muhatapları dâhil neden sessiz kaldınız? Bu söz en büyük şirk değil miydi?
Sevgili okuyucularım,
Yukarıda saymaya çalıştığımız örnekleri çoğaltabiliriz. Mukaddesatımıza ve kutsal değerlerimize karşı yapılan saygısızlık, hakaretler nereden geldiğine, kimler tarafından yapıldığına bakmaksızın elbette bir Müslüman olarak tepki vermeli, gerekli tavrımızı koymalıyız.
Şimdi sormak zamanı; sanatçı Gülşen’e karşı takınılan bu sert tutum neden diğer benzeri konularda gündeme taşınmamıştır?
Allah’u Teâlâ’ya, yüce dinimize, peygamber efendimize, kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’e karşı sergilenen “ŞİRK” noktasındaki bu söz ve davranışlara karşı neden ketum kalınmıştır?
Yani bu ülkede kutsal değerlerimize, (naslarımıza) hakaret edenlerin İslami kimlikli olması, ya da İslami görünüşlü olması onların bu inanılmaz suç ve günahlarını izole mi ediyor? (Haşa!)
Saygıdeğer okuyucularım,
Görüyoruz ki; güzel dinimiz, mukaddes değerlerimiz her dönem olduğu gibi günümüzde de her alanda sosyal, ticari, dini, siyasi ve benzeri her kulvarda istismar konusu yapılmaya devam ediyor. Bir kesim kara cahiller, dini sıfat taşıyan şahıslarca, İslam ve Allah adıyla, korkutuluyor, tehdit ediliyor adeta... Bir kesim de İslami görüntü altında her türlü olumsuzluğu, (şirk dâhil) sergileyebiliyor, güzel dinimizi bir kazanç kapısı olarak kullanmaya devam ediyor. İşin garip ve hüzün verici tarafı İslami kimlik ve görünüşlü şahısların yaptıkları bu hatalar, istismarlar, Müslümanlar tarafından tepki görmüyor, sıradan bir hadise gibi karşılanıyor.
Bunu anlamak ya da anlatmaya çalışmak ne kadar zor olsa gerek?
Yazımızın sonunda başta siyasiler olmak üzere bir çağrımız olacaktır.
Lütfen güzel dinimize halel getirecek hal ve hareketlerden uzak durunuz.
Dinimizi siyasi arenalarda bir mal, bir metah gibi kullanmayınız.
Şunu biliniz ki; İslami görünüşlü ya da İslami temsil ettiğini iddia eden her kurum, cemaat ya da siyasi teşekküllerin yaptığı hatalar, maalesef İslam’a mal ediliyor, bu tutum; İslam’ı bilmeyen kitlelerce, yeni nesillerimiz tarafından güzel dinimize bakış açısında maalesef olumsuz gelişmelere sebebiyet vermektedir.
Bu vebali hatırlatarak tüm okuyucularımıza selam, sevgi ve muhabbetlerimizi iletiyoruz.