Son hudud dışı askeri operasyonlar kapsamında, terör örgütü PKK ya ağır darbeler vurulmuş,18 kahraman evladımızı da bu operasyonlar da şehit vermiş olduk. Bu terör saldırılarıyla;
Devletimizin askeri, iktisadi, alanda, milletimizin psikolojik olarak yıpratılması, vatanımızın parçalanıp bölünmesi, milletimizin birliği ve bütünlüğünü yıkıcı, büyük, güçlü Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Anadolu yarımadasında terörist saldırılarıyla, uğraşıp oyalanması, ekonomik olarak çökertilmesi ( bu terörist saldırılar için 500 milyar dolar üzerinde bir kaybımız olduğu düşünülürse ) hedeflenmektedir.
Uluslararası dış güçlerin desteğinde ki bölücü örgütün saldırıları devam ediyor.
Yıllardır süre gelen bu terörist saldırıların neticesi bir kaç gün önce verdiğimiz 5 şehidimiz sonrası alışa geldiğimiz törenler, klasik nutuklar... Kanları yerde kalmayacak açıklamaları... Şehitlerimize övgüler, milletimizin omuzlarında tekbirlerle uğurlanan yiğit vatan evlatları....
Her şehadet haberinde yüreğimiz yanıyor! Bizim yüreğimiz yanarken, bu acıyı ertesi günü dünya meşgalesi ile çabucak unutuyoruz. Başka bir şehidimiz oluncaya kadar... Son şehitlerimiz sonrası olduğu gibi...
Ama şehit aileleri ve yakınları için öyle mi? Onların acılarını, dindirmek mümkün mü? Devlet ve askeri erkânımız, aziz milletimizle bu ailelerin üzüntüsünü kısa bir süre paylaştıktan sonra acılarıyla baş başa bırakıyoruz. Ocaklarına ateş düşen bu yuvaların acıklı hikayesini, derin ızdırabını şehit ailelerine yakın olan kimseler çok iyi bilir.
HER ŞEHADET BİR DESTAN, HER ŞEHİT SONRASI BİN BİR DRAM !
Bu ailelerin tek bir tesellisi oluyor gönüllerinde; Evlatlarının " şehadeti..."
Onların metanetinin ardında kutlu şehitlik rütbesinin verdiği müjdeler yatıyor muhakkak !..
Her şehadet bir muştu...
Her şehadet bir destan!
Her şehadet aynı zamanda bir dram!
Her bir kahraman şehidimiz ardında, gözü yaşlı ana - baba - kardeş, kucağında yavrusu yaslı bir eş, genç yaşında dul kalmış binlerce bacımız, yolunu hep heyecanla bekleyen öksüz, babaya hasret yavrular... Kimi sözlü - yavuklu, kimi nişanlı, hayalleriyle, tertemiz sevdasıyla düğününü bekleyen gençler... Ortada kalan yılların birikimi çeyizler... Yıkılan hülyalar, kaybedilen mutluluklar... Kınalı ellerin sıkı sıkıya tuttuğu, ellerinde sevdiğinin fotoğrafı, al bayrağa sarılı bir tabut, gözyaşlarıyla kucaklamalar, feryatlar... Ebedi istirahatgâhına götürülen kahraman şehit... sonra bomboş kalan kucaklar, son kez bir bakış, sonra, sonra.... dram üstüne dram !..
Elbette bu coğrafyada yaşamak; bedel ister. Elbette bu aziz vatanın müdafaası için şehitler verecek, bu kutlu devletin varlığı ve bekası için ölecek, öldüreceğiz!
ARTIK YETER !
Yaklaşık yarım asırdır devam eden bu terör saldırıları karşısında milletimiz, bu terör olaylarının bitmesini, bunca verdiğimiz kayıpların artık bir son bulmasını istiyor. Yıllardır süre gelen bu mücadelenin artık tam bir başarı ile nihayetlenmesini bekliyor.
Biliyoruz ki;
Yüce Türk Devleti çok daha büyük badireler atlatmış, karşı karşıya kaldığımız bu terörist saldırıları da en etkili yöntemlerle bertaraf edebilecek kudrettedir.
Bu hususta klasik, tedbirler, politikalar, nutuklar, sloganlar dışında yapılması gereken bazı önlemleri (acizane kanaatim olarak) maddeler halinde paylaşmak istiyorum.
- Unutmayalım ki; mevcut yöntemlerle tam manasıyla 40 - 45 yıldır bir netice alamıyoruz. Adeta bataklıklarla değil sineklerle mücadele ediyor ve kayıplar veriyoruz.
- Falanca devlet ne der, ABD ne düşünür, Batı ülkelerine nasıl izah ederiz, gibi ürkek politikalar yerine; daha kararlı ve asla taviz vermeyecek askeri hareketlilik gerekmektedir.
- Kırmızıçizgilerimizi ilan edip, milli bir duruş sergileyen" Devlet - ebed - müddet" anlayışıyla kararlılığımızı ilan etmeliyiz.
Bunun için öncelikle;
TERÖR SUÇLARINA BULAŞAN HERKES İÇİN İDAM!
Gelecek yazımızda devlet ve millet olarak düçar olduğumuz bu alçak, hain terör örgütlerini, satılmış, gafilleri, bunları besleyen, finanse, himaye ve organize eden, beynelmilel unsurlara karşı mücadelemizi anlatacak, tedbirlerimizi sıralayacak, " Rusya- Ukrayna savaşının, " İsveç ve Finlandiya' nın NATO' üyeliği mevzularının bizim için nasıl bir avantaja dönüştürülebileceği konularına devam etmek ümidiyle...
Allah Teâlâ' ya emanet kalalım inşaallah sevgili okuyucularım.