Bu yazımızda son günlerin güncel konusu Suriyeli mültecilerin ülkemizden geri gönderileceği ve sonuçlarıyla alakalı açıklamalar ile ilgili görüşlerimiz yer alacaktır.
Hatırlanacağı üzere; Sayın Ahmet Davutoğlu'nun dışişleri bakanlığı döneminde " komşularımızla sıfır sorun politikası" ilkesiyle komşu ülkelerle (benimde gayet başarılı bulduğum) bir dış politika stratejisi izlenmiş, özellikle de Suriye ile sıcak, samimi dialoğa girilmişti. Bakanlarımız, devlet başkanları sık sık bir araya gelerek ortaklaşa projeler ve politikalar üretiyorduk.
Devlet başkanımız Sayın Tayyip Erdoğan " kardeşim Esad, dostum Esad! Sözleriyle iki devlet arasında ki yakınlaşmayı ne güzel dile getiriyordu.
Gümrüklerin ve tel örgülerin kaldırılmasından bahsediliyordu. Öyle ki; Beşar Esad, Suriye devlet televizyonunda bir programda, bu konuda kendine yöneltilen bir soruya şöyle cevap veriyordu: " Türkiye ile olan sıcak, dost ve kardeşane ilişkilerimizin boyutu, İKİ ÜLKENİN BİRLEŞİMİNE KADAR GİDEBİLİR"
Evet bu müthiş cevap, elbette bazılarının uykusunu kaçıracak, rahatsız edecekti.
Elbette benzeri bazı ülkelerde esen "ARAP BAHARI ESİNTİLERİ" Suriye'de de esmeli, hatta fırtınaya çevirmeli bahar, kışa dönmeliydi ( !...... )
KARDEŞİM ESAD’TAN ZALİM ESAD’A DÖNÜŞ
Onun içindir ki;
Suriye ile bu derece olumlu yönde ilerleyen politikalar kısa bir zaman sonra birden kesilecek " dostumuz Esad, kardeşimiz Esad, birden "zalim, eli kanlı, diktatör Esad' a dönüşecek, Suriye'deki rejim karşıtı güçlerin isyan hareketine her türlü desteği vermeye, demokrasi ve insan hakları düşmanı Esad'ı yıkmak için kararlılığımızı ilan etmeye başladık. O kadar emin ve kararlıydık ki!
Şam - Emevi Camiinde bir ay içinde " cuma namazı kılmaktan bahseder olmuştuk ( !........)
Başta, abd ve batının birlikte kurup organize ettiği sözde ( İslami görüntülü ) acımasız, IŞİD- DAEŞ terör örgütü bahane edilerek düğmeye basılmış; Rusya, ABD ve İran, Suriye topraklarına girmiş, resmen bu güçlerle komşu olmuştuk. Sınır taciz ateşlerinden sonra biz de mecburen artık Suriye'de esad karşıtı güçleri, "eğit - donat politikaları eşliğinde her türlü desteği vermeye başlıyorduk!
Yani emperyal güçler, ABD ve Rusya için, IŞİD-DAEŞ bahane, Suriye’yi işgal şahane oluyordu.
Irak, İran ve Suriye de bulunan Kürt unsurlar, başta ABD' in oluşturduğu güvenli bir bölgede toplanmış, sayısı 100 bini aşkın terörist, bir ordunun sahip olabileceği her türlü askeri teçhizatla binlerce kamyon ağır silahla donatılmış, eğitilmiştir. Artık her türlü desteği alan PKK - YPG unsurları bağımsızlığını ilan etme noktasına kadar gelmiştir maalesef!...
Suriye paramparça olurken, savaştan kaçan milyonlarca mülteciye kapılarımızı açmış onlara "ensar" olma unvanıyla taçlanıyorduk. Kısa bir süreliğine misafir olarak geldiklerini düşündüğümüz bu mülteci kardeşlerimiz aradan geçen 10 yıla rağmen hala ülkemizde...
İktidar ve destekçi partiler geçtiğimiz günlere kadar Suriyeli mülteciler için ülkemizde kalacaklarını ilan ederken, bugünlerde nedense ( ? ) Suriyelilerin geri gönderileceğini açıklamaya başladılar. Muhalefetin yıllardır yaptığı açıklamaların doğrultusuna geldiler. Koca bir U dönüşüyle...!
Beşar Esad'ın çok önceden çıkartmış olduğu "genel af yasasına" rağmen Suriyeli mülteciler bu zaman diliminde neden geri gönderilmeleri düşünülmedi de şimdi gündeme geldi? Neden şimdi? Neden 10 yıl beklendi? Yoksa zalim Esad, insafa mı geldi? Suriye’de ne değişti? Benzeri soruları çoğaltmak mümkün…. Her neyse "zararın neresinden dönersek kardır." Diyelim ve gelişmeleri takip edelim.
İktidarın bazı ülkelerle başlattığı "normalleşme" politikasının umarız Suriye ile de geçerli olduğu günleri görürüz.
SURİYE DIŞ POLİTİKAMIZ BAŞTAN AYAĞA YANLIŞTI
Bu ara başlığımızın da işaret ettiği gibi Suriye ile yaşadığımız bahar havası, olağanüstü güzel ve doğru olan politikalarımız ne kadar isabetli ise sonradan geldiğimiz vahim durum o kadar hatalı ve gereksizdi kanaatimce. Bunu sadece ben iddia etmiyorum! Sayın Numan Kurtulmuş'un ifadeleri de aynı doğrultudadır. Sayın Kurtulmuş’un " Suriye politikamız baştan ayağa yanlıştı" şeklinde açıklamaları hafızalarımızdadır. Ülkemizin en başta ekonomik anlamda korkunç kayıplarına mal olan Suriye politikamızın değişmesi gerekmektedir.
Suriye ile normalleşme olmadan 5 milyon mültecinin gönderilmesinin sonuçlarını, mültecileri nelerin beklediğini net olarak görmemiz mümkün değildir diye düşünüyorum.
Ayrıca iktidarın mülteci kardeşlerimizin geri gönderileceği yönünde ki açıklamalarını; iç politikaya yönelik, ekonomik kaygılara dayalı bir hamle olarak gördüğümü belirtmek isterim. Çünkü bu açıklamaları son zamanlarda mülteciler aleyhinde halkımız da oluşan yoğun bir tepkiye karşı “gaz alımı" olarak algılıyorum. Çünkü gerçekte, ülkemizde ki mültecilerin geri gönderileceğini inanmayanlardanım..