Uzun vakitlerimi alan çalışmalarımda 19. yüzyıl’da Ege ve çevresinde Zeybek adıyla anılmış ve hala bu isimle hatırlanan bir topluluğun tarihinin nerelere kadar uzandığını kavramak için adımlar attım. Eldeki verilerin azlığından ve bu konu hakkında neredeyse hiç kayıt tutulmamasından ötürü bir çok farklı sonuçla karşılaştım. Niyetim bu güne kadar elde ettiğim bilgileri siz değerli okuyucularımla paylaşıp gelecek kuşaklara yazılı kaynaklar sunmak olduğu kadar kültürümüzün bu denli değerlerine rağmen tercüme yarışından kafasını kaldırıp da tarihimiz ile ilgili çalışmalar yapmayan aydınlarımıza bir sitemde bulunmaktır. Bu sebeple kültüre merakı olan herkes için çeşitli pencerelerden ele alınarak hazırlanan bir yazı dizisi hazırlamak istedim. Yazı dizisinde kalemim yettiğince Zeybek kelimesinin kökenini, niçin ortaya çıktıklarını, dönemin sosyolojik yapısını, halk için yarar ve zararlarını, Zeybeklerin nasıl teşkilatlandıklarını, maddi kaynaklarını nerelerden temin ettiklerini, danslarının kökeninin nereye dayandığını anlatmaya çalışacağım.
Osmanlı Devleti’nde 16. Yüzyıl sonlarından başlayarak 17. Yüzyılda iyice ilerleyen yönetim bozuklukları, siyasi ve ekonomik çıkmazlarla birlikte sosyal düzen iyice bozulmuştu. Bir çok araştırmacı Zeybekliğin ortaya çıkış vaktini Aydın Muhassıllığından azledilen ve 1598’de yörede ayaklanmayı başlatan Yusuf Paşa’ya dayandırıyor. Ardından gelen 1658 Sivri Bölükbaşı Efe, Atçalı Kel Mehmet, Çakırcalı Mehmet Efe ve nihayetinde Yörük Ali Efe dönemine (Kuvayi Milliye) dayanan 300 yıllık bir tarih. Sözlük karşılığıyla “Adaletsizliğe ve ya haksızlığa uğradığı gerekçesiyle hükümete baş kaldıran silahlı eylemci.”
Şahsi kanaatime göre Zeybeklerin kökeni Asya’dan Ege topraklarına daha iyi bir yaşam için13. yüzyıl ve civarında göçmüş olan Türklere kadar dayandırabilir. Türkler 1206 tarihinde Efes şehri önlerine gelmişler ve Efeslilerin “Tangiperm” adındaki meşhur kumandanlarını malup etmişlerdir. Şehir Türkler tarafından tahrip edilmiştir. Bölgeye yerleşmek istemeyen Türkler şehirden bazı kaynaklara göre iki bin esir alıp gitmişlerdir. 1283 tarihinde yine gelen Türkler bu sefer şehre yerleşerek Menteşe Beyliği’nin temellerini atmışlardır. Bölgede oluşan sürekli savaş iklimi dağlarda dolaşan silahlı askerlerin varlığını gerektirmiştir.
“Zeybek” Kelimesi ne anlama gelir, nereden gelmiştir?
Ahmet Vefik Paşa 1876’da yayımlanan Lehçe-i Osmani’sinde “Zeybek” kelimesini şöyle tanımlar: “Hafif tüfekçi askeri, Devleti Selçukiye Zamanında Teke ve Aydın taraflarından Mısır’a celbolunan zabtiye askeri.”
Kamus-u Türki’de: “Hafif silahlı ve asayişe memur eski bir sınıf asker. Aydın ahalisi Efe demekle maruf olup garip kıyafetleri vardır.” diye bahsedilir.
Bu kelimeye başka toplulukların tarih kaynaklarında rastlamak ne yazık ki pek mümkün değil. Bu sözcük özbeöz Türkçe bir kelime olarak karşımıza çıkıyor. Mahmut R. GAZİMİHAL “Yüzyıllar Boyunca Zeybekler” başlıklı yazısında Doğu ve Orta Anadolu’da “sıyıpmak, zıypmak” şeklinde ve “kaymak” anlamında bir fiil olduğundan bahsediyor. Anadolunun bir çok yerinde bilinmeyen bu kelimelerin Rumeli’nin bazı yerlerinde “zıymak” olarak halen kullanıldığını, kelimenin köküne –pak eki katılarak “kaypak, yalpak, kalpak” kelimeleri ve “zıypak, zıypmak” olarak asırlardan beri kullandığını anlatıyor.Zıypak maddi anlamda “kaygan yer” ve mecazi anlamda “ele avuca sığmayan, cıva gibi cevval kişi” olarak kullanılıyor.
Başka bir kaynakta Zeybeklerin akıncı birliklerini oluşturan Türkmenler olduğundan bahsediliyor. Türkmenlere cesaretleri ve iyi at kullanmaları sebebiyle “Zeybak” deniliyor. Zeybak yakın söylevlerin zorlama anlamlarına göre yine “civa” kelimesine ulaşmakta. Ayrıca Zeybeklerin güzel ve süslü giyimlerinden dolayı “Ziba (süslü, yakışıklı)” kelimesi de kullanılmakta. Akıncılardan söz edilirken iki kelimenin birleşimi “Ziba Zeybak” tamlaması kullanılıyor. “Zeybak” ise dilimizde zamanla “Zeybek”e dönüşüyor. Anadolucu yazarlarımıza göre ise Zeybek kelimesi Anadolu’nun en eski medeniyetlerinin kullandıkları bir kelime. Birkaç değişikliğe uğramış olsa da günümüzdeki anlamınıkoruyor.
Nihayetinde Ege bölgesinde askerlik mesleğiyle meşgul olmuş insanlara Zeybek denmekteydi. Zeybeklerin halkın içinden çıkan yiğitler oldukları göz önünde bulundurulursa halkın zararına yapılan hiçbir eyleme karışmayacaklarını düşünmek doğru olacaktır. Varılan sonuç Zeybekler için kullanılan olumsuz sıfatları lağvediyor. Bu gruplara daha sonraki vakitlerde farklı isimlerithaf edilmiş olsa da tarih, süzgecinden hiçbirini geçirmemiş ve günümüze uzanan tek kelimeyi adeta cepkenlerine perçinlemiştir: Zeybek.
Ziya Şakir “Zeybeklik alelade, basit bir cesaret meselesi değildi. İyi ve namlı Zeybek olabilmek için diğer bir takım evsaf ve meziyetlere de sahip olmak elzemdi. Bunlarda zeka, irade ve akılane hareketlere riayetti.” der ve ekler: “doğrusu insanın güzelbir soyudur.”
çok güzel yazı tarihi içinde hisseden insanları olması ne güzel